Ruhumuzun evi,yaşam ile bağımızı oluşturan,tüm duygularımızın ilk yansımasını hissettiğimiz BEDEN imiz..
Duygunun fizyolojisini bedende hissetme, ‘enbodiment’ terimi giderek önem kazanmakla birlikte fiziksel ve enerjisel bedenimizde yaşanan aksaklıkların birbiriyle olan bağlantısı dikkat çekiyor.Örnek olarak korku duygusu baskın bireylerde postürün vücudu korumaya almak adına öne doğru eğilmesi ve kronik durumların kamburluğa yol açması verilebilir.
Yapılan çalışmalar gösteriyor ki beynimiz ile bedenimiz arasında sinir sistemimiz tarafından oluşturulan sürekliliği olan bir iletişim ağı mevcut.Bedenimizdeki reseptörler aracılığı ile fiziksel halimizin nasıl olduğu bilgisi beyne iletiliyor ve beyinde de bu bilgi ile nasıl harekete geçilmesi gerektiğine karar veriliyor,yapılan son araştırmalarda bunun tam tersinin de mümkün olabileceği söyleniyor.Bu bağlantı duygularımız ve duruşumuz arasında da geçerli.Yani duruşumuzu değiştirerek duygularımızı da değiştirebiliyoruz.

Kişilik ve duruşu karşılaştıran bir çalışmada,omurga eğriliklerinin ideal veya artmış olduğu,harekete hazır postürler genelde dışa dönük insanlarda görülüyor.Tam tersi olarak düzleşmiş eğrilikler ve korumacı postür de içe dönük insanların bir özelliği olarak karşımıza çıkmakta.
Tam tersini araştıran bir çalışmada da araştırmacılar,denekleri güçlü (geniş,açık,dik,vücudun genişletildiği ve uzuvların yayıldığı) ve güçsüz(çökmüş,az yer kaplayan,uzuvların gövdeye yakın tutulduğu) duruşlarda iki dakika süre ile durmak zorunda bırakıyorlar,öncesinde ve sonrasında deneklerin kortizol ve testeron seviyelerini ölçüyorlar.
Güçlü pozda kalanların kortizol(stres) seviyelerinde azalma,testeron(özgüven) seviyelerinde yükselme ile birlikte duygusal olarak daha güçlü hissetme ve daha fazla risk alabilme gibi etkiler gözlemleniyor.Güçsüz pozda kalanlar da tam tersi.
Ikı dakikalık bir testin etkileri böyle ise uzun süreli güçlü duruşların etkilerini hayal edebiliyor musunuz?
Kendi kendinize yapacağınız bazı çalışmalar bu konu ile ilgili dikkatinizi geliştirecektir.
– Hangi duruş kalıplarının ne zaman tetiklendiğini ve sizi nasıl etkilediğini fark etmeye çalışın.
-Kendinizi güvende hissettiğinizdeki duruşunuzla tedirgin hissettiğinizdeki duruşun farkını ve diğer insanların duruşlarını gözlemlemeye çalışın.
-Örneğin omuzlarınız çökük,kamburunuz artmış,boynunuzla omzunuzu bağlayan trapez kasınız gergin ve ağrılı olduğundaki duygunuz nasıl?O gün nasıl geçti?Yorgun,güçsüz ya da yetişememiş hissediyor musunuz?
Bu ve bunun gibi kalıpları fark etmek ve sebebini anlayabilmek,ruhumuz ile bedenimizin bağlantısını güçlendirecek,kendimizi tanımamıza ve iyileştirici çalışmaların daha etkili olmasına yardımcı olacaktır.
Bunun yanında fiziksel olarak da bedenimizin sinyallerini alabilmek ihtiyaclarını daha iyi karşılayabilmek ve oluşabilecek sorunları görebilmek adına kıymetlidir.Örneğin fizik tedavi için başvuran donuk omuz hastalarının büyük kısmı omuzlarının ne denli kısıtlandığını seans sırasında farkederler.
Tam tersi durumlarda da hastanın bedenini fazlaca dinlemesi ve en ufak bir degisikligi negatif bir bulgu olarak değerlendirmesi de tedaviyi her zaman için sekteye uğratan bir durum olarak karşımıza çıkar.
Her durumda olması gerektiği gibi dengeli bir şekilde bedenimizden gelen sinyalleri dikkate almalı,hissettiğimiz duyguların bedenimizdeki yansımalarını keşfetmeye çalışmalıyız.
Ayrıca yapacağımız nefes,yoga,meditasyon,beden tarama,mindfulness temelli beden farkındalığı çalışmaları;sürekli geçmiş ve gelecekte yolculuk halinde olan zihnimimizi şu ana döndürmeyi kolaylaştırır ve ani yükselen öfke,kaygı,tedirginlik gibi negatif duygularlardan kurtulabilmemizi sağlayacak bir çıkış kapısı niteliğindedir.
Fizyoterapist Ömre Ofluoğlu